Osmanlı Devletinde Sürgün Ve Balkanlarda ki Sürgün Cezasının Sebepleri

19. YY. DA OSMANLI HUKUKUNDA SÜRGÜN VE BAKANLARDAKİ SÜRGÜN CEZALARININ SEBEPLERİ.
                                                                                                                      Harun ÇOBAN*
Ömer KILIÇ*
Sürgün Cezası ve Mahiyeti
İnsanların bulundukları yerlerden çıkarılarak başka bir yerde geçici ya da kalıcı olarak ikamete tabii tutulmaları olan sürgün, tarih boyunca birçok devlette uygulanmıştır. Bazen iskân bazen de cezalandırma amacı güdülerek verilen sürgün cezalarını, Osmanlı Devleti de etkin bir biçimde uygulamıştır.
Sürgüne gidilen yer için ise menfa kelimesi tercih edilmiştir. Sürgüne gönderilen kişi için menfi kelimesi kullanılmıştır. Af ve salıverilmelerde ise ıtlak kelimesi kullanılmıştır[1].
Osmanlı hukukunda sürgün cezası hakkında kanunnamelerde ve ceza kanunnamelerinde en geniş tanım 1858 tarihli ceza kanunnamesinin 28 ve 35. maddelerinde yer almıştır. Bu kanunnamede sürgün, müebbet(süresiz) ve muvakkat (geçici) olarak ikiye ayrıldıktan sonra her ikisinin de ne anlama geldiği açıklanmıştır. Buna göre müebbet sürgün bir şahsın devletçe tayin olunan bir mahalle müebbeden gönderilip ikamet etdirilmesi, muvakkat sürgün ise suçlunun bulunduğu yerden bir başka mahalle gönderilip üç aydan üç seneye dek tağrib olunması şeklinde tanımlanmıştır[2].
Tanzimat’tan sonra sürgün cezaları ile ilgili Babıâli tarafından özel defterler tutulmuştur. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Bab-ı Asafi Divân-ı Hümayûn Sicilleri Nefy ve Kısas Defterleri, A.(DVN. NEFY. D) kataloğuna kayıtlı 5 adet Nefy ve Kısas Defteri (1840 ve sonrası yıllar) ve 5 adet Nefy ve Itlak Defteri (1848–1903 yılları arası) bulunmaktadır. Bu defterler incelendiğinde Osmanlı Devleti’nin sürgünü cezalandırmada etkin bir şekilde kullandığı görülmektedir.
Sürgünün ceza kanunnamelerinde ki şekli hususunda verdiğimiz bu kısa bilgiden sonra şimdi de çalışmamızın devamında 19. yy’da, sürgünün balkanlardaki uygulama şekillerini, Tanzimat’tan sonra tutulmuş olan 5 adet “Nefy-i Kısas” defterleri çerçevesinde örnekleriyle incelemeye çalışacağız.
Balkanlardaki Sürgün sebepleri
Balkanlardaki sürgün sebeplerini genel olarak şu başlıklar altında gruplandırabiliriz.
1-      Ekonomik kaynaklı suçlar.
2-      Halkı isyana teşvik suçları.
3-      Ketm-i nüfus suçları[3]
İncelemiş olduğumuz Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Nefy Ve Kısas Defterleri kataloğunda kayıtlı beş adet “nefy-ü kısas”[4] defterleri ışığında 19.yy.da bölgede sürgüne sebep olan suçların en fazla işlenmiş olanlarını, Osmanlı devletinin son dönem ekonomisine bağlı olarak ekonomik kaynaklı suçlar teşkil etmektedir. Bunlar; rüşvet almak, rüşvet vermek (19 defa), dolandırıcılık (1 defa), zimmete para geçirmek (26 defa), vergi usulsüzlüğü (10 defa), mal-ı miriyi sirkat etme (12 defa) suçları olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplamda ekonomik kaynaklı 68 adet suç işlendiği görülmektedir.
Ekonomik kaynaklı suçların ekseriya vatandaşlardan çok devletin bölgede görevlendirmiş olduğu mutasarrıf gibi yüksek memurdan kâtiplere kadar çok çeşitli makam ve rütbelere sahip memurlar tarafından işlendiği görülmektedir[5]. Bu konuda oldukça net bir belge de şudur ki 4 Nolu Nefy ve Itlak Defteri’nin 62. varağının 2 hükmünde; “Niş mutasarrıf-ı sâbık Zeynel Pâşânın rüşvet ve emvâl -i mîriyye sirkât suçlarından dolayı Rumili beylerbeyliği pâyesinin alınması ve sahip olduğu üçüncü mecîdiyye nişânı rütbesinin nez’i ile müebbeden rütbe ve me’mûriyetten mahrûmiyet cezâsıyla berâber oniki sene ve Niş muhâsebecisi Ragıb Begin irtişâ suçundan sahip olduğu üçüncü dereceden rütbenin alınmasıyla üç sene ve Berkofça kazâsı müdîri Veli Beyin rüşvet almış ve emvâl-i mîriyye çalmış olduğundan hâiz olduğu miracelik rütbesinin ref’ ile müebbed rütbe ve me’mûriyetten mahrûmiyet cezâsıyla berâber altı sene ve Niş tomruk me’mûru sâbık Arap Süleyman’ın irtişâ ve emvâl i mîriyye sirkât ve ahâliye zulm ve cinayetlerinden dolayı altı sene ve Niş meclîsi a‘zâsı sâbıkasından Karapınarlı Yorgi’nin ve İskofça Çendar rusûm mültezimi Ratkil’in mürteşî ve râşilik töhmetleri ve halka zalimce davaranmalarından Yorgi’nin beş sene ve Ratkil’in sekiz sene müddetle Edirne’de kal‘a-bend olunmaları”[6] hükümlerin hepsi tek bir karardır. Osmanlının ekonomisinin son dönemde zayıfladığı ve memurların ekonomik kaynaklı suçlara sıkça başvurduklarını bu belgeye bakarak söyleyebiliriz.
Dönem itibariyle bölgedeki etnik milli ve dini kışkırtmalara binaen işlenen suç sayısında ikinci sırayı 36 tane ile halkı isyana teşvik suçları yer almaktadır. Bu suçları Bulgar isyanı (9 defa), Bosna fesadı ve hadisesi (4 defa), İsyan hazırlığında olanlara ait ele geçirilen silah ve yazılı belge(3 defa) suçları ile birleştirirsek 52 tane devleti bölmeye yönelik suçların işlendiği görmekteyiz.
Bu suçların da bilhassa meclis azaları, memurlar, din adamları, askeri rütbeliler ve hatta paşalar tarafından da işlenmesi dikkat çekicidir[7]. Ayrıca bu suçlar belgelerde isyan ve fesat çıkarmak, fesat oluşturmak, cemiyet kurmak, komitelere üye olmak ve halkı birbirine düşürmek olarak karşımıza çıkmaktadır.  “Bulgaristanda teşkil eden fesat cemiyeti üyesinden Zane hakkında müebbeden Diyarbakıra nef-ü tagribi babında hüküm”[8] bu tür suçlara verilen cezalara bir örnek teşkil eder. Defterlerde bu suçlarla ilgili fazlasıyla örnek vardır.
 En çok görülen diğer bir suç da (19 adet) fevt göstermek, nüfusa kayıt etmemek, saklamak, birilerini kendi yerine kuraya göndermek[9] gibi ketm-i nüfus (11 defa) başlığı altında topladığımız  suçlardır. Bu suçlar da yine devlet memurları tarafından sıklıkla işlenen suçlardandır. Örneğin 4 numaralı nefy-u kısas defterinin 51’inci varağının 6’ıncı hükmünde ki; “Lofça kazâsına tabi bir köyün imamı Mele Mehmed’in, kur‘a-yı şer’iye neferâtını ketm ve ihfâ etmek ve ber-hayat olanları fevt göstermek gibi rızaya uygun olmayan hareketlerinden dolayı üç sene müddetle derûn-ı eyâletde münâsib bir mahalle nefy u tağrîbi bâbında” gibi hükümler de sıklıkla rastlanan suçlardır.
Ekonomik kaynaklı suçlar, halkı isyana teşvik suçları ve ketm-i nüfus suçları incelediğimiz kadarıyla vatandaşlardan çok devlet memurları tarafından işlenmiştir.
Ayrıca halkın aralarında yaşamasını istemediği, uygunsuz/şerir kişilerin de sürgüne gönderildiği belgelerde görülmektedir “Debre kazâsına tab‘i Pulkize karyesi sâkinlerinden ve zararlı kişilerden olan ve Manastır’da tutuklanmış Derviş Hüseyinin şerir ve uygunsız olması cihetiyle memleketine i‘adesi yine asayişi ihlal edeceği memleketinden şikayet olunmuş olduğundan ıslâh-ı nefs idüb kendisünden emniyet hâsıl etdirderek ahaliden de kendisine kefil olan oluncaya kadar derûn-ı eyâletde münâsib bir mahalle nefy u tagrîb olunması bâbında”[10] hükmü bu konuyla alakalı en güzel örneklerdendir.
Resmi evraklarda sahtekârlık yapmak sıklıkla görülen suçlardandır. Mesela, fî Evasıt 1275 tarihli bir hükümde “Edirnede dolandırıcı Mustafâ Abdûllah ve Şeyh Aşıki’nin Bosna da resmi evrakta isim değişikliği yaparak dolandırıcılık yaptıkları anlaşılmış cezâ kânûn-nâme-i hümâyûnunun üçüncü faslının on ikinci maddesine tatbîken altışar ay müddetle nefy olunmaları lâzım gelmişse de Aşıki’nin bu sahtekârlığından başka böyle şeylerde sâbıkası bulunmasından dolayı kendüsinin bir sene ve Süleyman’ın altı ay müddetle derûn-i eyâletde münâsib bir mahalle nefy olunmaları bâbında” hükmü de sahtekârlık yapanlar hakkındaki hükümlere örnektir.
Defterlerde görülen bir diğer sürgün sebebi sayılan suç türü ise, hırsızlıktır. Hırsızlık suçundan sürgüne tabi tutulanlar, sürgüne gönderildiği menfada ahali tarafından kendisine güven duyuluncaya kadar sürgünde tutulmuşlardır. “Rumeli’de Kaçora Mejo ve karındaşları Hıroti ve Yorgi hırsızlık suçundan yargılanmışlar ve bir daha yapmamaları hakkında tembih olunmuşlar, fakat uslanmayıp haklarında halkın rahatsızlığından dolayı aynı eyalette uygun bir yere nefy edilmişler (fakat nefy edildikleri bölge) halk(ı) bundan hoşnut olmamış ve bu defa da haklarında ıslah-ı nefs edib emniyet-i ahali husulüne kadar bil-â müddet uygun (olan başka) bir yere nefyleri babında”ki hükümde bir farklılık olarak halkın hoşnut olmadığı sabıkalı kişilerin sürgün yerleri de halkın şikâyetine göre değiştirilmiştir. 
Memuriyete yakışmayan davranışlarından (4 defa) dolayı sürgüne gönderilen devlet memurları da bulunmaktadır. 3 nolu nefy-i kısas defterinin 21’inci varağının 2’inci hükmünde; “Toskalık olaylarından dolayı tutulanıp Dersaadete prangalı olarak getirilen ve oradan Anadolu tarafına gönderilen Arnavud askerlerinden on üç nefer firâr iderek memleketleri olan Margıliç kazâsına vardıklarında kazâ müdürü Ahmed Beg bunları tutuklayıp haber vereceği yerde susmuş olması memurluğu hakkında büyük suç sayılmış ve azledilerek kavvas (oklu asker) mübaşeretiyle bila-müddet Kavala’y a nefy-ü iclası”[11],  hükmü bu hususa örnektir.
Defterlerde tespit ettiğimiz bir başka sürgün nedeni sayılan suç ise iftiradır. “Tırnova’da bakırcı oğlu Hacı İstefan’ın kaza müdürü tarafından iftiraya maruz kaldığı anlaşılmış, kaza müdürünün bir müddet uygun bir yere nefyi”[12], hükmü buna bir örnektir.
Muzırra havi belge ve kitapların, devletin varlığı ve bütünlüğüne zarar verebileceği ve halk arasında fitne, fesat düşüncelerinin yayılmasına sebep olabileceği düşüncesi ile el konulduğunu görmekteyiz. Bununla ilgili olarak; Ziştovi’de kâin Bulgar Eşkıyasından Haraskalı Tudor nam kimesneye Pavlaki isminde bir şahıs tarafından gönderilen muzırra-yı havi olduğu yönüyle gümrükde tevkif olunmuş olan, kitapların hepsine el konulmasıyla beraber Tudor’un ve Pavlakinin Leskofça’da bulunan biraderi İstoban’ın, Diyarbekir’de menfiyyen ikamet itmek üzere nefyine”[13], hükmünde bu husus açıkça görülmektedir.
Yukarıda saydığımız suçlara ilaveten Darb ve cerh (2 defa), Devlet memuruna karşı gelmek (1 defa), Firar (1 defa), Hz. Ömer’e sövme (1 defa), Düşmanın filikayı batırmasına sebep olmak (1 defa) suçları da sürgün sebebi suçlar arasında görülmektedir.
Verilen sürgün cezalarının süreleri
Suçların türüne göre verilen cezaların süreleri de farklılık göstermiştir. Ekonomik kaynaklı rüşvet, zimmete para geçirmek, usulsüzlük (vergi), mal-ı mirîyi sirkat etmek başlıkları ile açıklamış olduğumuz suçları işleyenler bil-a müddet ve 1 ila on beş yıl arası sürgüne çarptırılmıştır. 5 numaralı nefy-ü kısas defterinin 143’üncü varağının 2’inci hükmü “Prizren sancağı tapu kâtibi Hıdırın devlet malını sirkat etmiş ve hem de zimmetine geçirmiş olduğundan dolayı sirkat eylemiş olduğu meblağ iki kat ve zimmeti bulunan akçe bir kat olarak tahsil olunduktan sonra beş sene müddetle kal'abend olmak üzre  Selanike irsâline”[14] şeklinde ki hükümleri arttırabiliriz.
Halkı isyana teşvik etme başlığı altında topladığımız suçlar da yine bil-a müddet, halk hoşnut oluncaya kadar ve 2 ila 15 yıl arası sürgüne gönderilmişlerdir. Ketm-i nüfus suçlarının cezaları ise 2 ay ila 2 yıl arası sürgüne gönderilmek olmuştur. 5 numaralı nefy ve kısas defterinin 75’inci varağının 1’inci hükmünde; “İşkodra sancağı dâhilinde bulunan ahaliyi daimen tahrik ve ifsad itmekde olduklarından Ramazan ve İbrahim’in Kütahya’ya ve Kaçili Todoroko ve Tom Nikolanın Karahisar-ı Sahib’e bil-a müddet nefy ve tagrib olunmaları babında hüküm”[15]. Örneğinde bil-a müddet cezasını görmekteyiz. Diğer süreleri de defterlerde görmek mümkündür.
Cezaların sürelerinin suçun ağırlığına göre değiştiğini hükümlerdeki sürelerden anlamaktayız. Devletin kişilerin durumuna göre ceza hükümlerini hafiflettiğini veya artırabildiğini de görmekteyiz.[16]
Sürgün yerleri
Devletin sınırları içerisindeki herhangi bir yere sürgün yapılabilmekteydi. Adaların özel konumu olarak diğerlerine göre farkı ağır suçluların gönderilmesiydi. Belgelerden anladığımız kadarıyla sürgün yapılırken Müslüm, Gayri Müslüm ayrımı yapılmamıştır. Her suçlu eşit olarak yargılanmış ve sürülmüştür.
Belgelerde sürgün yerleri hakkında dikkatimizi çeken hususları şöyle belirtebiliriz.
Ekonomik kaynaklı suçları işleyenler genelde; derun-i eyalet kapsamında sürgüne gönderilirken, derun-i eyaletin dışında Selanik, Vidin ve Edirne en fazla sürgüne gönderilen yer olmuştur.
Halkı isyana teşvik suçları İzvornik’de olay çıkaranların çoğunluğunun Kütahya’ya gönderildiğini tespit etmekteyiz. Bunun dışında Bursa, Diyarbakır, Ergani de en fazla sürgüne gönderilen yerler arasında sıralanabilir.
Bosna ve fesadı ve hadisesinde ki suçlularda ise Girit ve Rodos sürgün yeri olarak seçilmiştir.
Ketm-i nüfus suçunda ise derun-i eyalet ve Tırhala’nın sürgün yeri olarak seçildiğini görmekteyiz.
Bunun dışında mevcut Osmanlı topraklarının tamamı sürgün yeri olarak kullanılmıştır.
Adana,            Akka, Amasya, Ankara, Arabgir, Aydın, Bafra, Balıkesir, Beylan, Bilecik, Bolu, Bor, Bosna, Bozcaada, Bozova, Burdur, Bursa, Debre, Dersaadet, Dimetoka, Diyarbakır, Drama, Edirne, Erdek, Ergani, Ermenek, Erzincan,   Erzurum, Florina, Foça, Gelibolu,  Girid, Gümüşhane, Haleb, Harput, Isparta, İmaliye, İnegöl, İstanköy, İzmir, İznikmid,  Kandiye, Karahisar-ı Sahib, Kayseri, Kerkük, Kıbrıs,             Kilikya, Konya, Kudüs-ü şerif, Kütahya, Lefkoşa, Limni, Livane, Lofça, Magosa, Manastır, Maraş, Mardin, Midilli, Musul, Muş, Niş, Pirlepe, Karaman, Kastamonu, Rodos, Rumkale, Ruscuk, Sakız, Sa‘idili, Selanik, Silifke, Silvan, Sinop, Siroz, Sivas, Siverek, Silistre, Sofya, Şam-ı Şerif, Şumnu, Tekfurdağı, Tırhala, Tırnova, Trablus, Trabzon, Travenik  , Uşak, Varna, Vidin, Yalvaç, Yanya, Yozgat, Zincire, Sis, Alaiye (Alanya),Bigadiç, Nigde, Merzifon, Ahiçelebi, Bosna, Samsun, Tokat, Beypazarı, Kavala, Çorum, Drama, Akşehir, Magosa, Nallıhan, Tarsus, Beyrut, Ayaş, Malatya, Yenişehir, İslimiye, Rize, Aydos, Teke, Belgrad, Kastamonu, Musul, Kilis, Antakya, Safranbolu[17] olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sürgünlüğün sona ermesi
Sürgünlerin bir kısmı ailevi durumunu, bir kısmı bulunduğu yerin iklim şartlarını, bir kısmı da yaşlılık ve sağlık sorunlarını öne sürerek affedilmeyi talep etmiştir. Bu talepler hükümetçe değerlendirilmiş suçlunun terbiye olarak iyi halinin ortaya çıkması, nefy süresinin dolması gibi sebeplerle serbest bırakıldıkları hükümlerde yer almaktadır. Özellikle suçlunun terbiye olması sebebiyle affedilerek tahliye edilmesi ön plandadır. Mazereti geçerli görülenlerin de salıverildiği görülmektedir[18].
Devletin mübarek gün ve gecelere hürmeten ayrıca padişahların cülus törenlerinin ardından, bazı sürgün cezalılarına toplu aflar, bazılarının da cezalarını hafiflettiği görülmektedir.[19]
Sonuç:
Sonuç olarak sürgün cezasının Osmanlı Devleti’nin ilk yıllarından itibaren gerek iskân gerekse ceza amaçlı kullanıldığını görmekteyiz. Tanzimat’tan sonraki süreçte ise Batı hukuku ile etkileşimin bir sonucu olarak Osmanlı hukukunda “kısas” gerektiren “örfi hukuk” kapsamındaki suçlarda genelde sürgünün tercih edildiğini görmekteyiz. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren asayiş ve güvenlik sorununun daha fazla hissedildiği Balkanlarda da sürgün ile cezalandırma yöntemine sıklıkla başvurulduğu defterlerden elde edilen bilgiler ışığında söylenebilir.
19. yy. Balkanlarında milliyetçilik akımının etkisiyle isyan ve isyan hazırlığı ile ilgili suçların, diğer suçlara göre oldukça fazla olması beklenirken ya da düşünülürken, beklenilenin ve düşünülenin aksine devlet memurları kaynaklı ekonomik temele dayalı sürgün suçlarının ilk sırada olması dikkate değer bir husustur. 
Ayrıca defterlerden Tanzimat sonrası Osmanlı Devleti’nin hukuki ve sosyal durumu hakkında verilere ulaşmak mümkün olduğu gibi dönemle alakalı müstakil belgelerin de incelenmesiyle daha sağlıklı bilgilerin ortaya çıkacağı kesindir. Ancak malzemenin çokluğu konuyu sınırlandırmayı gerektirdiğinden biz makalemizde sadece Balkanlardan sürgünün sebeplerine değinebildik.
Dinlediğiniz için teşekkür ederiz….




* Yüksek lisans mezunu, Erciyes Üniversitesi Kaytam. KAYSERİ
* Öğretmen, Mehmet Alçı İlk Öğretim Okulu. KAYSERİ
[1] Acehan Abdullah, Osmanlı Devleti’nin Sürgün Politikası Ve Sürgün Yerleri, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2008, s.16
[2] Karataş Ali İhsan, Osmanlı Dönemi Bursa Sürgünleri(18-19.Asırlar), Emin Yay.,Bursa 2009, s.16
[3] Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Bab-I Asafi Divân-I Hümayûn Sicilleri Nefy Ve Kısas Defterleri, A.(DVN. NEFY.D) 1, 2, 3, 4, 5
[4] Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Bab-I Asafi Divân-I Hümayûn Sicilleri Nefy Ve Kısas Defterleri, A.(DVN. NEFY.D)
[5] NFY. KSS., 3, 55-3, 14-2, 11-3, 73-4, 87-4, 92-1, 92-2, NFY. KSS., 4, 14-4, 20-6, 24-3, 24-5, 62-1,  62-2, 63-4, 92-1, 23-5, 28-2,28-1, 28-5, 57-5, 58-1, 65-4, 66-2, 77-2, 33-1, 33-4, 40-1, 61-4, 64-4 , 76-4, 78-4, 77-1, NFY. KSS., 5, 32-2, 57-2, 61-1,108-1,134-1 142-2, 151-1, 163-1, 180-3, 186-1, 301-1, 143-2, 25-1, 102-2, 51-1, 169-3, 206-1, 266-2,  270-1,  30-2, 66-2, 88-2, 70-1, 131-2, 225-5, 4-2, 48-1,150-1, 158-1,201-2, 221-2, 255-2, 31-1, 104-1, 202-1
[6] NFY. KSS., 4, 62-2
[7] NFY. KSS., 3, 77-1, 92-3, 8-2, 77-2, 78-1, 80-2, NFY. KSS., 4, 10-5, 14-2, 35-5, , 38-9, 41-3, 63-2, 60-3, 74-1, 76-1, 83-1, 83-6, 86-4, 87-1, 90-1, 91-1, 93-3, 95-4, 95-5, 97-5, 98-1, 100-1, 100-2, 47-6, 79-4 NFY. KSS., 5, 12-1, 13-1, 17-1, 18-2, 19-3, 23-2, 29-1, 75-1, 86-1, 190-1, 295-1, 299-2, 81-2, 99-1, 201-1, 204-2, 285-1, 285-2, 287-2, 289-1, 300-2, 80-1
[8] NFY. KSS., 5, 285-2
[9]NFY. KSS.,  3, 21-1, 37-2, 65-1, NFY. KSS., 4, 13-2, 15-3, 48-3, 51-6, 54-5, NFY. KSS., 5, 154-1,191-1,  262-1
[10] NFY. KSS., 4, 40-5
[11] NFY. KSS., 4, 21-2
[12] NFY. KSS., 5, 111-1
[13] NFY. KSS., 5, 59-1
[14] NFY. KSS., 5, 143-2 beş sene,  NFY. KSS., 3, 73-4 bir sene, NFY. KSS., 3, 55-3 bila müddet, NFY. KSS., 5, 221-2 on beş sene
[15] NFY. KSS., 5, 75-1
[16] Yine kanun-u cezanın kırk birinci maddesinde idam cezasının küreğe ve kürek cezasının kal‘a-bendliğe ve müebbbed kal‘a-bendliğin nefy-i ebede tebdili hususunda örneğin 4 numaralı nefy-i kısas defterinde 1277 tarihli bir hükme göre; eşkıyadan olup İzmir ve havalisine halka zarar verirken yakalanmış ve hakkında idama bedel müebbed kürek cezası verilen Katırcı Nâbi isimli bir şahsın bu cezasının kanun-u cezanın kırk birinci maddesi hükmünce, kürek cezasının kal‘a-bendliğe ve kal‘a-bendlik cezasının da nefy-i ebede çevrildiğini görmekteyiz[16].
[17] Akıllı (Acar) Tuğba, 3 Nolu Nefy Ve Itlak Defteri’nin (S. 1-100)Transkripsiyonu Ve Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Osman Paşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat-2006, s.39
Kılıç Ömer, 4 Numaralı Nefy ve Itlak Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2010.
Çoban Harun, 5 Numaralı Nefy ve Itlak Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2010.
[18] Çoban Harun, 5 Numaralı Nefy ve Itlak Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2010.
Kılıç Ömer, 4 Numaralı Nefy ve Itlak Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2010.
Akıllı (Acar) Tuğba, 3 Nolu Nefy Ve Itlak Defteri’nin (S. 1-100)Transkripsiyonu Ve Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Osman Paşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat-2006.
[19] NFY. KSS., 4, 35-5, 28-2, 51-6, 61-4

Yorumlar

Popüler Yayınlar